Herodot, Mısır’a 5. yüzyılda gelen bir Yunanlıydı ve o gerçekten ilginç bir şey fark etmişti; Mısır toplumunda kadınlar, pazarda tarım ürünleri ticareti yaparken, erkekler evde duruyordu. Yunanistan’daki toplumsal cinsiyet meselelerine baktığında bunun gerçekten garip olduğunu düşündü. Peki, bu Mısırlıların ilk feminist oldukları anlamına mı geliyor?
Mısır Kadınlarının Hakimiyeti
Ünlü Cleopatra sayesinde eski Mısır’da özgür ve güçlü kadınlar kavramını kabul etmek o kadar da zor değil. Herodot’un gözlemlerine ek olarak, bazı Mısırlılar eski Mısır kültürünün cinsiyet eşitliğini de gösterdiler. Ücretlerde adalet, kadınlar için yasal hakların ayrıntıları ve güçlü kadın tanrıların temsil edilmesi, erkekleri ve kadınları eşit derecede değerlendirecek belli bir feminist kültüre işaret ediyor.
Dahası Mısır, tarihte eşine rastlanmayan bir kadın firavun egemenliğinde kaldı. Cleopatra, M.Ö. 1. yy’da Romalı komutan Marcus Antonius ile sansasyonel bir yönetimi paylaştı. Mısır tarihindeki en önemli firavun kadınlar ise şöyle: Nitokret (M.Ö. 2148 – 2144), Sobeknefru (M.Ö. 1787 – 1783), Hatshepsut (M.Ö. 1473 – 1458), Nefertiti (M.Ö. 1336)
Bu kadınların iktidara geliş hikâyeleri, eski Mısır’da kadınlar üzerinde uygulanan belirli sınırlamaları da vurguluyor. Diğerlerinden daha fazla iktidarda kalan Hatshepsut, iktidar olma isteğini yerine getirmek için kadınlığını terk etti. I. Firavun Tuthmoz’un kızı, kocası kısa saltanatı sonunda öldüğünde Hatshepsut oldu. Genç yeğeni III. Tuthmosis’İ tehlike olarak gören Hatshepsut, erkek kıyafetleri, sakalı kullandı ve Maatkare ismi ile kendisini yeni firavun ilan etti ve 20 yıllık iktidarında inanılmaz başarılara imza attı.
Bununla birlikte günlük Mısır toplumu, bu çizgiden oldukça uzak; Mısır yaşamının bazı alanları kadın hakları açısından nispeten ilerici olsa da ezici çoğunlukla ataerkil bir toplum mevcut.